TESİRSİZ PARÇALAR - ALİ LİDAR
O kendisine "Dük" diyor
ama ben ona “Alengirli Şiirler Yazan Adam” diyorum. Hemen hemen her duvarda
şiirlerini, sözlerini bulabilirsiniz Büyük Dük’ün. Uzun zamandır bloğundan
takip ediyordum. Bakınız; http://lidar-kkyy.blogspot.com.tr/
Sadece "müzik ikiye ayrılır müslüm ve gayrımüslüm" sözü için bile sevebileceğim adam.
Tesirsiz Parçalar
kitabını da bloğundan paylaştığı yazılarla toparlamış. Kitabın tamamı bir öykü
ya da bir roman değil. Her bir sayfası ayrı bir hikaye. Ben okudukça Ah Muhsin
Ünlü tadı alıyorum biraz. O da böyle alengirli şiirler yazar ya hani.
Sadece "müzik ikiye ayrılır müslüm ve gayrımüslüm" sözü için bile sevebileceğim adam.
Kitaptaki
hikayeler çok samimi, çok içten yazılmış. Kitabı bitirdiğinizde ne çabuk bitti
diyebiliyorsunuz. Dük hayranları için kitaplığınızda bulunması gereken bir
kitap.
Altını çizdiklerimden;
"Tesirsiz ne kadar söz varsa ruh
cebimde biriktirdim ki zaten ben küçükken de meraklıydım suya yazılar yazmaya."
“Yanisi şu: Sen artık bir şey yapma.
Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin,
sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse
de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama...”
“Bazı geceler zaman, bir yerlerde takılıp
kalır. Bazı şarkılar sadece böyle zamanda dinleyelim diye vardır. Bazı şiirler
ancak böyle zamanlarda anlaşılabilir. Bazı hikayelere sadece ve sadece böyle
zamanlarda katlanılabilir. Bazı geceler zaman buzdan bir bıçak kadar sert,
soğuk ve şeffaftır. Görünmez bir el onu ruhumuzun en hassas noktasına batırır.”
“Hayatta insanlarda arayıp bulamadığım her
şeyi kitaplarda buldum. Başka bir güzel abimin söylediği gibi:" İyi
kitaplar dışında kimse elimden tutmadı..."
“Sonra özlüyorsun işte... Onunla çok şey
yaşamış da olsan, henüz hiçbir şey yaşamamış da olsan, bir gün öncede görsen,
hiç görmemiş de olsan, çörekleniyor içine o melun his... Tarifi zor... Hani
anlatmaya üşeniyorum derim ya bazen; aslında o gerçek bir üşenme değil... Ne
kadar uğraşırsam uğraşayım anlatamayacağımı bildiğimden, kendi kendime
uydurduğum bir savunma mekanizması sadece...”
“Beklerken bir kaç saat geçti. Yanımdan üç
beş otobüs, beş on kedi, yirmi otuz insan geçti. Parkın üzerinden siyahın bir
sürü tonu geçti. Sıkılıp eve döndüm, kumandaya gitti elim, ekrandan peş peşe
programlar geçti. Önümden elinde çay bardağıyla annem geçti. Uzaktan trenler
geçti. İçimden kısık sesle söylenen şarkılar geçti. Hatta bir ara içim geçti.
Beklerken bir sürü şey geçti, zaman bir türlü geçmedi.”
İyi okumalar diliyorum.
Kalbi Selamlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder